8 Ekim 2011 Cumartesi

Adana Demirsporun adı kendisinden başka herkese zırh...

Muharrem Gülergin gibi efsane isimlerin ve özellikle de 90’lı yılların ardından bir türlü istenen seviyeye gelemiyor.
Sakın ola ki, bundan sportif başarıyı kastettiğimi sanmayın.
90’lı yılların ardandan Demirspor’u yönetenler her zaman verdiklerinden daha fazlasını aldılar Demirspor’dan.
Sıradan bir taraftar iken en şöhretli Demirsporlu oldular.
Amatör takım çalıştıramayacak hocalar trilyonlar kazandılar.
50 lira etmeyecek oyuncular büyük bedellerle transfer edildiler.
Kurulan uzay takımları yerlerde sürünürken aracı menajerler köşeyi döndüler.
Demirspor’a yönetici olan çapsız faizciler yönetici sıfatlarının yanına işadamı ünvanlarını da eklediler.
Taraftar sustu, camia sustu, basın sustu.
Hep aynı gerekçeyle…
Adana Demirspor zarar görmesin.
Mührü elinde tutan hemen yaftayı yapıştırdı:
“Demirspor düşmanları var. Bizim üzerimizden Demirspor’a vuruyorlar.”
Hep aynı nakaratı dinledik:
“Biz bırakırsak Demirspor kapanır”
Kendilerine şantaj yapıldığını ileri sürenler sürekli Demirspor taraftarına şantaj yaptı.
Adana Demirspor’un bugün içinde olduğu durumun birinci derece sorumluları hesabı vermeden yeni kurtarıcılar olarak ortaya çıktılar.
Aytaç Durak’tan ve sonrasında takip eden tüm yönetimlerden aynı nakaratı dinliyoruz.
Yeniden suspus olup köşemize oturuyoruz.
Kent’in bu gidişe son vermek ve Demirspor’u kirletenleri kulüpten uzaklaştırmak üzere başlattığı “Defterlere el konsun” kampanyasından bile sonuç çıkmadı.
Defterler incelendi ama dernekler masası işlerin kılıfa uydurulup uydurulmadığına baktı. Önceki Valimiz Sayın İlhan Atış da sanırım, “Demirspor’a zarar verilmesin” yalanının etkisinde kaldı.
Daha sonra bir sürü yöneticiyi çete operasyonları sonucu Emniyet bültenlerinde gördük.
O yöneticiler de tıpkı bugünküler gibi “Demirspor’u ortada bırakmamak” tan söz ediyordu.
Tıpkı Adana siyaseti gibi, Adana Demirspor’da bir avuç profesyonel azınlığın ilgi alanı olmaya mahkum ediliyor.
Ve bu profesyonel azınlığa her gün yeni uyanıklar ekleniyor.
Bugün Demirspor’un en büyük sorunu; Yönetici olarak ortaya çıkanların hiçbirinin Demirspor markasına verecek bir şeyleri olmamasıdır.
Adana Demirspor’un değerine değer katabilecek isimler,  bu çirkef sofrasına oturmamaktadır.
Tribünler içleri kan ağlasa da efsaneyi terk edemeyen bir avuç cefakar taraftara kalmaktadır.
Demirspor’un elinde maalesef bu taraftarların yiğitliği ve çıkarsız sevgisinden başka sermayesi kalmamıştır.
Her yönetimin, her dönem yaptığı şantajlar bu sermayeyi de hızla eritip tüketmektedir…
Ama artık bıçak kemiğe dayandı.
Bir daha ve asla şantaj istemiyoruz.
Levent Özveren ve arkadaşları öncekiler gibi olmayabilir.
Ama sözler aynı ve bir hayli sinir bozucu.
Kimseyi kırmızı mumlu davetiye ile çağırmadık.
20 yıl önce bırakırız diyenler o gün bıraksaydı, şimdi çok daha iyi yerlerdeydik.
Hodri meydan…
Gelin her sezonu masaya yatırıp tartışalım.
Var mısınız?

Salim Büyükkaya'nın Kent Gazetesi'nde ki yazısı...

Hiç yorum yok: